Secde Suresi Ne Demek? Secde Suresi Arapça ve Türkçe Okunuşu Yazılışı. Secde Suresi Anlamı Meali, Fazileti, Tefsiri ve Sırları. Secde Suresi Okumak ve Dinlemek.

Secde suresi, Kur’an-ı Kerim’in 32. suresi olup 30 ayetten oluşur. Mekke döneminde inmiştir ve ismini 15. ayetinde geçen secde emrinden alır. Bu ayette müminlerin Allah’a secde etmeleri vurgulanır.

SECDE SURESİ NEDİR? Bu surede yaratılış, ahiret, iman esasları ve inkarcıların durumu gibi konular yer alır. Resmi Mushaf sıralamasına göre 32. sırada yer alır, iniş sırasına göre ise yaklaşık 75. sure kabul edilir. Müslümanlar arasında gece yatmadan önce okunması ile meşhurdur.Özellikle 15. ayetteki tilavet secdesi, bu sureye “Secde” adının verilmesine yol açmıştır. Surede, Allah’ın kudreti ve insanın yaratılış hikayesi anlatılır. Müminlerin vasıfları ve inkarcıların pişmanlığı da surede ele alınır.Kur’an okurken veya dinlerken 15. ayete gelindiğinde secde yapılması gerektiği bildirilir. Secde suresi, 21. cüzün içinde yer alır. İnsanların ibret alması için tarihsel örnekler ve evrenin yaratılışında Allah’ın eşsiz gücü anlatılır. SECDE SURESİNİ OKUMAK VE SECDE SURESİ DİNLEMEK Secde suresini okumak, birçok İslam âlimi tarafından faziletli bir ibadet olarak görülür. Hz. Muhammed’in her gece yatmadan önce Secde ve Mülk surelerini okuduğu bildirilmiştir. Bu uygulama, müminlerin de sıkça bu sureleri okumasına neden olmuştur.Sureyi okurken 15. ayette tilavet secdesi yapılması gerekir. Dinleyen kişi de aynı ayete şahit olduğunda bu secdeyi yerine getirir. Bu fiil, Allah’a teslimiyetin somut bir göstergesi kabul edilir.Secde suresini güzel sesli hafızlardan dinlemek kalbe huzur verir. Aynı zamanda ayetlerin anlamı üzerinde düşünmeye sevk eder. Suredeki mesajlar, yaratılış gerçeğine ve ahiret inancına dair önemli vurgular yapar.Dinlerken veya okurken kişi, Allah’ın kudretini ve insanın acizliğini derinden hisseder. Gece okunduğunda kalbe dinginlik verir. Hem kelime kelime telaffuz edilmesi hem de manası anlaşılmaya çalışılırsa çok daha faydalı olur.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِ الٓمٓ تَنْزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۚ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَآ اَتٰیهُمْ مِنْ نَذ۪يرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَفِيعٍۜ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ يُدَبِّرُ الْاَمْرَ مِنَ السَّمَاءِ اِلَى الْاَرْضِ ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ ف۪ي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ ذٰلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّح۪يمُ اَلَّذ۪ي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَاءٍ مَه۪ينٍ ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ ف۪يهِ مِنْ رُوحِه۪ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْئِدَةَۜ قَل۪يلًا مَا تَشْكُرُونَ وَقَالُوا اَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الْاَرْضِ اَئِنَّا لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۜ بَلْ هُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ قُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ وَلَوْ تَرٰى اِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُوا رُءُوسِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ رَبَّنَا اَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا اِنَّا مُوقِنُونَ وَلَوْ شِئْنَا لَاٰتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدٰیهَا وَلٰكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنّ۪ي لَاَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَ فَذُوقُوا بِمَا نَس۪يتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَاۜ اِنَّا نَس۪ينَاكُمْۖ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ۩ تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًاۖ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَّا اُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْيُنٍۚ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ اَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِنًا كَمَنْ كَانَ فَاسِقًاۜ لَا يَسْتَوُونَ اَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىۖ نُزُلًا بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ وَاَمَّا الَّذ۪ينَ فَسَقُوا فَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ كُلَّمَا اَرَادُوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَق۪يلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ وَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْاَدْنٰى دُونَ الْعَذَابِ الْاَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِاٰيَاتِ رَبِّهِ۪ ثُمَّ اَعْرَضَ عَنْهَاۜ اِنَّا مِنَ الْمُجْرِم۪ينَ مُنْتَقِمُونَ وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسٰى الْكِتَابَ فَلَا تَكُنْ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَٓائِه۪ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي اِسْرَٓائ۪يلَ وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ اَئِمَّةً يَهْدُونَ بِاَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُواۖ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يُوقِنُونَ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ اَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ ف۪ي مَسَاكِنِهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍۜ اَفَلَا يَسْمَعُونَ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَسُوقُ الْمَٓاءَ اِلَى الْاَرْضِ الْجُرُزِ فَنُخْرِجُ بِه۪ زَرْعًا تَأْكُلُ مِنْهُ اَنْعَامُهُمْ وَاَنْفُسُهُمْۜ اَفَلَا يُبْصِرُونَ وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْفَتْحُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ قُلْ يَوْمَ الْفَتْحِ لَا يَنْفَعُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ا۪يمَانُهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَانْتَظِرْ اِنَّهُمْ مُنْتَظِرُونَ
Bismillâhirrahmânirrahîm Elif Lâm Mîm Tenzîlul kitâbi lâ raybe fîhi min rabbi’l-âlemîn Em yekûlûne ifterâhu, bel huvel hakku min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezirin min kablike leallehum yehtedûn Allâhullezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâm(in), summe’stevâ alel-arş(i). Mâ lekum min dûnihî min veliyyin ve lâ şefî, e fe lâ tetezekkerûn Yudebbirul emre mine’s-semâi ilel-ard, summe ya’rucu ileyhi fî yevmin kâne mikdâruhu elfe senetin mimmâ te’uddûn Zâlike âlimul-gaybi veş şehâdetil azîzur rahîm Ellezî ahsene kulle şey’in halakahû ve bedee halkal insâni min tîn Summe ceale neslehû min sulâletin min mâin mehîn Summe sevvâhû ve nefeha fîhî min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’ideh, kalîlen mâ teşkurûn Ve kâlû e izâ dalelnâ fil ardı, e innâ le fî halqin cedîd. Bel hum bi likâi rabbihim kâfirûn Kul yeteveffâkum melekul-mevti’l-lezî vukkile bikum, summe ilâ rabbikum turce’ûn Ve lev terâ izil-mucrimûne nâkisû ruûsehüm inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûqinûn Ve lev şi’nâ le âteynâ kulle nefsin hudâhâ, ve lâkin haqqa’l-kavlu minnî le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecma’în Fe zûkû bimâ nesîtum likâe yevmikumul hâzâ innâ nesînâkum, ve zûkû azâbe’l-huldi bimâ kuntum ta’melûn İnnemâ yu’minu bi âyâtinellezîne izâ zukkirû bihâ harrû sücceden ve sebbahû bi hamdi rabbihim ve hum lâ yestekbirûn (secde ayeti) Tetecâfâ cunûbuhum ani’l-medâci’i yed’ûne rabbehüm havfen ve tama’an, ve mimmâ razaknâhum yunfikûn Fe lâ ta’lemu nefsun mâ uhfiye lehum min kurrati a’yun, cezâen bimâ kânû ya’melûn E fe men kâne mu’minen kemen kâne fâsikan, lâ yestevûn Emmellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe lehum cennâtul-me’vâ nuzulen bimâ kânû ya’melûn Ve emmellezîne fesekû fe me’vâhumun-nâr. Kulle mâ erâdû en yahrucû minhâ u’îdû fîhâ ve kîle lehum zûkû azâben-nâri’l-lezî kuntum bihi tukezzibûn Ve le nuzîkannehum minel azâbi’l ednâ dûnel azâbil ekber, leallehüm yerci’ûn Ve men azlemu mimmen zukkire bi âyâti rabbihî summe a’rada anhâ, innâ mine’l-mucrimîne muntaqimûn Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe, fe lâ tekun fî miryetin min liqâihî, ve cealnâhu huden li benî isrâîl Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûqinûn İnne rabbeke huve yefsılu beynehum yevme’l-qıyâmeti fîmâ kânû fîhi yahtelifûn E ve lem yehdi lehüm kem ehleknâ min kablihim mine’l-qurûni yemşûne fî mesâkinihim, inne fî zâlike le âyât, e fe lâ yesme’ûn E ve lem yerav ennâ nesûqul-mâe ilel-arḍi’l-cürûz fe nuhricu bihî zer’an te’kulu minhû en’âmuhum ve enfusuhum, e fe lâ yubsirûn Ve yekûlûne metâ hâzâ’l-fethu in kuntum sâdıkîn Kul yevmel fethi lâ yenfe’u’l-lezîne keferû îmânuhum ve lâ hum yunzarûn Fe a’rid anhum ventazir, innehum muntezırûn
Secde suresi genellikle Kur’an-ı Kerim’de 414. sayfadan başlar ve 416. sayfada sona erer. Bu standart basımlar için geçerli bir sıralamadır. Mushaflar arasında sayfa düzeni farklı olabilir.Buna rağmen, çoğu baskıda bu üç sayfa aralığında yer aldığı bilinir. Sure 21. cüzün içinde bulunur. Lokman suresinin bitiminden itibaren 414. sayfada başlar ve devam eden iki sayfada tamamlanır.Secde suresi 30 ayetten oluşur ve ortalama uzunlukta kabul edilir. Birçok Kur’an basımında bu sayfa numaraları ortaklaşır. Sayfa arayışlarında 414-416 arası incelenir.Tilavet secdesine dair hususların bulunduğu 15. ayet, aynı sayfa içinde olabilir veya bitişik sayfada yer alabilir. Bu durum okunan Mushaf’a göre değişebilir. Genel bilgi olarak 414. sayfada başladığı söylenebilir. SECDE SURESİ KAÇ SAYFA? Secde suresi, standart bir Kur’an-ı Kerim basımında üç sayfa sürer. İlk ayetinden 30. ayetine kadar toplamda 414, 415 ve 416. sayfalarda bulunur. Bu sıralama genellikle en yaygın baskılarda görülür.Bazı farklı baskılarda sayfa düzeni ufak değişiklikler gösterebilir. Ancak çoğunlukla üç sayfada tamamlanır. Bu, ne çok uzun ne de çok kısa bir sure olduğu anlamına gelir.Okuması ve anlamı üzerine düşünmesi kolay bir metin sunar. Orta uzunlukta olması nedeniyle ezberlenmesi de hızlı olur. Genelde sureyi öğrenmek isteyenler birkaç gün düzenli çalışarak tamamlayabilir.Tilavet secdesi ayetinin bulunduğu kısım, sureyi farklı kılan yönlerden biridir. Bu secde ayeti, okumayı ve dinlemeyi daha canlı hale getirir. Üç sayfalık bu sure, pek çok mümin tarafından sevilerek okunur. SECDE SURESİ FAZİLETİ VE SIRLARI NELERDİR? SECDE SURESİNİN FAYDALARI Secde suresinin faziletleri arasında, Peygamber Efendimiz’in bu sureyi her gece okumaya özen göstermesi öne çıkar. Böylece gece ibadeti konusunda önemli bir örnek sunar. Bu sureyi düzenli okuyanların kalplerinin yumuşadığı ve ahirete dair farkındalıklarının arttığı rivayet edilir.Özellikle 15. ayetteki secde emri, sureyi manevi anlamda daha zengin kılar. Bazı nakillerde, Secde suresini Mülk suresi ile birlikte okuyana büyük sevap vaad edildiği söylenir. Kabir azabından koruduğuna dair inançlar da bulunur.Her gece bu sureyi okumayı adet edinenlerin, kıyamette sure tarafından şefaat göreceği umulur. Gece okumak huzur verir ve kalpteki gafleti giderir. Manevi hastalıklar için şifa niyetiyle okunduğuna dair pek çok rivayet yer alır.Cuma sabah namazında Hz. Muhammed’in bu sureyi okuduğu aktarılır. Bu da sureyi cuma günleri okumanın faziletini işaret eder. Düzenli okumak, kişinin günahlardan arınmasına vesile olabilir.İnsan yaratılışı, ahiret, secde konularına değindiği için kalpte derin bir etki uyandırır. Sure, secde eylemini somut hale getirip müminin tevazuunu pekiştirir. Birçok kişi geceleri bu sureyi okuyarak manevi bir sığınak elde eder. SECDE SURESİ KAÇINCI CÜZ? Secde suresi, Kur’an-ı Kerim’in 21. cüzünde bulunur. Cüzler, genellikle benzer sayfa sayısına sahip olan otuz parçaya ayrılmıştır. Secde suresi 21. cüzün son bölümlerine doğru yer alır.Cüzün başında Ankebut suresinin devamı, Rum ve Lokman sureleri bulunur. Ardından Secde Suresi gelir ve bitişikte Ahzab Suresi yer alır. Bu konum, sureyi ararken 21. cüz içerisinde aranması gerektiğini gösterir.21. cüz içinde birkaç sureyi barındırır. Secde Suresi, bu cüzün dikkat çeken kısımlarından biri olarak bilinir. Okuyanlar, cüz bitimine yaklaşırken bu surenin mesajlarıyla karşılaşır.Okuyucunun sureyi bulurken cüz numarasına dikkat etmesi pratik bir yoldur. 21. cüz içinde bulunması, sureyi hafızların da kolay ezberlemesine imkan tanır. Sure, cüz içinde orta uzunlukta bir bölümü oluşturur.
Aşağıda sure hem Arapça hem de Türkçe harflerle yazılışıyla birlikte ayet ayet verilir.Ayet Arapça metin ve hemen altında Türkçe okunuşu bulunmaktadır:بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِBismillâhirrahmânirrahîmالٓمٓElif Lâm Mîmتَنْزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَTenzîlul kitâbi lâ raybe fîhi min rabbi’l-âlemînاَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۚ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَآ اَتٰیهُمْ مِنْ نَذ۪يرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَEm yekûlûne ifterâhu, bel huve’l-hakku min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezirin min kablike leallehum yehtedûnاَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَفِيعٍۜ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَAllâhullezî halekas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâm(in), summe’stevâ alel-arş. Mâ lekum min dûnihî min veliyyin ve lâ şefî, e fe lâ tetezekkerûnيُدَبِّرُ الْاَمْرَ مِنَ السَّمَاءِ اِلَى الْاَرْضِ ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ ف۪ي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَYudebbirus emre mine’s-semâi ilel-ard, summe ya’rucu ileyhi fî yevmin kâne mikdâruhu elfe senetin mimmâ te’uddûnذٰلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّح۪يمُZâlike âlimul-gaybi ve’ş-şehâdeti, el-azîzurrahîmاَلَّذ۪ي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍEllezî ahsene kulle şey’in halakahû ve bedee halka’l-insâni min tînثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَاءٍ مَه۪ينٍSumme ce’ale neslehû min sulâletin min mâin mehînثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ ف۪يهِ مِنْ رُوحِه۪ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْئِدَةَۜ قَل۪يلًا مَا تَشْكُرُونَSumme sevvâhû ve nefeha fîhî min rûhihî ve ce’ale lekumu’s-sem’a ve’l-ebsâra ve’l-ef’idete kalîlen mâ teşkurûnوَقَالُوا اَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الْاَرْضِ اَئِنَّا لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۜ بَلْ هُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَVe kâlû e izâ dalelnâ fi’l-ard, e innâ le fî halqin cedîd. Bel hum bi likâi rabbihim kâfirûnقُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَKul yeteveffâkum melekul-mevti’l-lezî vukkile bikum, summe ilâ rabbikum turce’ûnوَلَوْ تَرٰى اِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُوا رُءُوسِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ رَبَّنَا اَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا اِنَّا مُوقِنُونَVe lev terâ izil-mucrimûne nâkisû ruûsehüm inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûqinûnوَلَوْ شِئْنَا لَاٰتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدٰیهَا وَلٰكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنّ۪ي لَاَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَVe lev şi’nâ le âteynâ kulle nefsin hudâhâ, ve lâkin haqqa’l-kavlu minnî le emleenne cehenneme mine’l-cinneti ve’n-nâsi ecma’înفَذُوقُوا بِمَا نَس۪يتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَاۜ اِنَّا نَס۪ينَاكُمْۖ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَFe zûkû bimâ nesîtum likâe yevmikumul hâzâ innâ nesînâkum, ve zûkû azâbe’l-huldi bimâ kuntum ta’melûnاِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ۩İnnemâ yu’minu bi âyâtinellezîne izâ zukkirû bihâ harrû sücceden ve sebbahû bi hamdi rabbihim ve hum lâ yestekbirûn (Tilavet secdesi)تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًاۖ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَTetecâfâ cunûbuhum ani’l-medâci’i yed’ûne rabbahum havfen ve tama’an, ve mimmâ razaknâhum yunfikûnفَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَّا اُخْفِیَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْیُنٍۚ جَزَآءً بِمَا كَانُوا یَعْمَلُونَFe lâ ta’lemu nefsun mâ uhfiyye lehum min kurrati a’yunin, cezâen bimâ kânû ya’melûnاَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِنًا كَمَنْ كَانَ فَاسِقًاۜ لَا يَسْتَوُونَE fe men kâne mu’minen ke men kâne fâsikan, lâ yestevûnاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىۖ نُزُلًا بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَEmmellezîne âmenû ve amilû’s-sâlihâti fe lehum cennâtul-me’vâ nüzulen bimâ kânû ya’melûnوَاَمَّا الَّذ۪ينَ فَسَقُوا فَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ كُلَّمَا اَرَادُوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَق۪يلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَVe emmellezîne fesekû fe me’vâhumun-nâr. Kulle mâ erâdû en yahrucû minhâ u’îdû fîhâ ve kîle lehum zûkû azâben-nâri’l-lezî kuntum bihi tukezzibûnوَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْاَدْنٰى دُونَ الْعَذَابِ الْاَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَVe le nuzîkannehum mine’l-azâbi’l-ednâ dûne’l-azâbi’l-ekber, leallehum yerci’ûnوَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِاٰيَاتِ رَبِّهِ۪ ثُمَّ اَعْرَضَ عَنْهَاۜ اِنَّا مِنَ الْمُجْرِم۪ينَ مُنْتَقِمُونَVe men azlemu mimmen zukkire bi âyâti rabbihî summe a’rada anhâ, innâ mine’l-mucrimîne muntaqimûnوَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسٰى الْكِتَابَ فَلَا تَكُنْ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَٓائِه۪ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي اِسْرَٓائ۪يلَVe leqad âteynâ mûsel kitâbe, fe lâ tekun fî miryetin min liqâihî, ve cealnâhu huden li benî isrâîlوَجَعَلْنَا مِنْهُمْ اَئِمَّةً يَهْدُونَ بِاَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُواۖ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يُوقِنُونَVe cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûqinûnاِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَİnne rabbeke huve yefsılu beynehum yevme’l-qıyâmeti fîmâ kânû fîhi yahtelifûnاَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ ف۪ي مَسَاكِنِهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍۜ اَفَلَا يَسْمَعُونَE ve lem yahdi lehum kem ehleknâ min qablihim mine’l-qurûni yemşûne fî mesâkinihim, inne fî zâlike le âyât, e fe lâ yesme’ûnاَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَسُوقُ الْمَٓاءَ اِلَى الْاَرْضِ الْجُرُزِ فَنُخْرِجُ بِه۪ زَرْعًا تَأْكُلُ مِنْهُ اَنْعَامُهُمْ وَاَنْفُسُهُمْۜ اَفَلَا يُبْصِرُونَE ve lem yerav ennâ nesûqul-mâe ilel-arḍi’l-cürûz fe nuhricu bihî zer’an te’kulu minhû en’âmuhum ve enfusuhum, e fe lâ yubsirûnوَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْفَتْحُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَVe yekûlûne metâ hâzâ’l-fethu in kuntum sâdıkînقُلْ يَوْمَ الْفَتْحِ لَا يَنْفَعُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ا۪يمَانُهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَKul yevme’l-fethi lâ yenfe’u’l-lezîne keferû îmânuhum ve lâ hum yunzarûnفَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَانْتَظِرْ اِنَّهُمْ مُنْتَظِرُونَFe a’rid anhum ventazir, innehum muntezırûn
Secde suresini ezberlemeye başlarken, ayetleri parçalara bölmek faydalı olur. Günde birkaç ayet hedeflemek ve tekrarlarla pekiştirmek işe yarar. Tecvid kurallarını bilen bir hocadan destek almak okunuş doğruluğunu sağlar.Her gün düzenli olarak kısa tekrarlar yapmak uzun hafızaya yerleşmeyi kolaylaştırır. Ezber yapılırken sesli okuma yöntemi tercih edilebilir. Aynı ayeti defalarca okunup dinlenmesi kalıcılığı artırır.Ayetlerin anlamını öğrenerek ezber yapan kişi, suredeki konuları zihninde tutar. Bu, sıralamayı karıştırmayı önler. Namazlarda ve dualarda okudukça ezber güçlenir.Yazma tekniği de yararlı olur. Bir deftere ayetleri yazıp okumak, görsel hafızayı destekler. Sabır ve istikrar gösterenler, orta uzunluktaki bu sureyi birkaç hafta içinde kavrayabilir. SECDE SURESİ MEALİ NEDİR? SECDE SURESİNDE NELERDEN BAHSEDİLMEKTEDİR? Secde suresinin meali, ayetlerin Türkçe anlamını yansıtır. Bu surede yaratılış, insanın topraktan var edilişi, ahiret inancı ve ceza-mükafat dengesi gibi konular işlenir. İnkarcıların pişmanlık sahneleri anlatılırken, müminlerin secdeyle Rablerine yönelmesi övülür.Bölümler halinde, Kur’an’ın ilahi kaynaktan geldiği ve insanlara şüphe götürmez bir rehber olduğu vurgulanır. İnsan, balçıktan yaratıldığı halde üstün meziyetlerle donatıldığına dikkat çekilir. Öldükten sonra dirilişi inkar edenlerin hatasına da işaret edilir.Allah’ın evreni altı günde yarattığı ve Arş’a istiva ettiği zikredilir. Gece ibadetine kalkıp secde edenlerin fazileti aktarılır. İşlenen günahlara karşı tövbe yollarının açık olduğu ima edilir.Ayrıca Hz. Musa’ya da kitap verildiği, tevhide çağrının eski peygamberler zamanından beri devam ettiği belirtilir. Hz.Peygamber’in Mekke toplumuna yeni bir uyarıcı olduğu, önceki halkların helakından ibret alınması gerektiği hatırlatılır. Bu şekilde surede hem geçmiş örnekler hem de gelecek azap-kurtuluş sahneleri sunulur. SECDE SURESİ DİĞER ADI NEDİR? Secde suresi, bazı kaynaklarda “Elif Lâm Mîm Tenzîl” olarak anılır. Başında bulunan mukattaa harfleri ve ardından gelen “tenzîl” kelimesi buna sebep olmuştur. Bu isim, sureyi diğer secde ayeti bulunan surelerden ayırmak için kullanılır.Kur’an’da tilavet secdesi geçen başka sureler de vardır. Bu yüzden 32. sureyi, başındaki harflerle tanımlamak gerekmiştir. Ancak en yaygın adı Secde suresi olarak bilinir.Bazı tefsirlerde “Secde-i Lokman” ifadesine de rastlanır. Yanındaki Lokman suresinden ötürü bu şekilde bir isimlendirme yer aldığı söylenir. Fakat günümüzde çoğunlukla “Secde suresi” denildiğinde direkt 32. sure anlaşılır.Elif Lâm Mîm Tenzil ifadesi sure metninin ilk ayetindeki vurgulardan gelir. Tarihi kaynaklarda bu isimle anıldığı örnekler vardır. Günümüzde ise halk dilinde Secde suresi ifadesi kullanılır. SECDE SURESİ TEFSİRİ NEDİR? Secde suresi tefsiri, surede geçen ayetlerin detaylı bir biçimde açıklanmasıdır. Tefsir, ayetlerin iniş sebepleri, dil incelikleri ve içerdiği mesajlar üzerine yapılan yorum ve açıklamalardan oluşur. Müfessirler, her ayetin kelime kökenini ve bağlamını ele alarak konuyu genişletir.Bu surede sıklıkla, insanın yaratılış aşamalarına dair tefsir yapılır. Balçıktan başlayıp üstün bir varlık haline geliş, ruh üflenmesi ve insana verilen nimetler anlatılır. Ayrıca 15. ayetteki secde emri üzerinde fıkhi yorumlar bulunur.Tefsirlerde, Allah’ın Arş’a istiva etmesi ve kaderi yönetmesi gibi konular açıklanırken Allah’ın yüceliğini kavramak için örnekler verilir. Ahiret sahneleri ele alınıp müminle fasık arasındaki fark vurgulanır. Bu yorumlar, inanan kişinin manevi bakış açısını geliştirir.Tefsirde ayrıca, gece ibadeti ve secdeye kapananların Allah katındaki değeri ön plana çıkar. Kur’an’ın gerçek bir rehber olduğu, inkarcıların akıbetinden ders alınması gerektiği belirtilir. Bu sure, tevhid inancını pekiştiren detaylar içerir.Farklı tefsir kitaplarında bu ayetler için benzer hususlar işlenir. Her müfessir kendi dönemi ve birikimi çerçevesinde açıklamalarda bulunur. Tefsir okunarak sure daha derinlikli şekilde anlaşılır.
Secde suresi, Hz. Muhammed’in sünnetine uymak ve manevi huzur bulmak amacıyla okunur. Özellikle gece yatmadan önce okunması ile öne çıkar. Hz. Muhammed’in, Secde suresi ve Mülk suresini okumadan uyumadığı rivayet edilir.Cuma sabah namazında da okunması yaygın bir uygulamadır. Hz. Peygamber’in bunu tercih etmesi müminlere örneklik teşkil etmiştir. Ayrıca içerdiği secde ayeti nedeniyle de manevi derinliği yüksek bir suredir.Okuyanın kalbini yumuşattığı, ahiret bilincini güçlendirdiği söylenir. Evde okunmasıyla manevi atmosferin arttığına dair inançlar bulunur. Bazı kişiler, şifa ve bereket niyetiyle de bu sureyi düzenli olarak tercih eder.Herhangi bir vakitte okunsa da geceleri okunması gelenek haline gelmiştir. Allah’a yakınlaşmak ve günahların affını dilemek isteyenler, bu suredeki secdeyle tevazularını gösterir. Okundukça kulun kalbinde derin bir huzur oluştuğu ifade edilir. SECDE SURESİ KAÇ AYETTİR? Secde suresi, 30 ayetten oluşur. Besmeleyle başlayan sure, toplam otuz ayetiyle birlikte orta uzunluktaki sureler arasında yer alır. Ayetlerin konuları genel olarak inanç, yaratılış ve ahiret üzerinde yoğunlaşır.Bu 30 ayetin 15. ayetinde tilavet secdesi vardır. Okuyan kişinin veya dinleyenin o kısma geldiğinde secde yapması gerekir. Bu sebeple suredeki ayet sayısı ve secde ayeti, sureyi daha dikkat çekici kılar.Ayetteki uyarı ve müjde sahneleri, ayetlerin akıcı şekilde ilerlediği bir yapıyı ortaya koyar. Sure, Kuran’ın geneli içinde ortalama bir hacme sahiptir. Bu sayede, ezberlemek veya sık sık okumak kolay hale gelir.Her ayet, inanan kalbe hitap eden mesajlar taşır. 30 ayetin tamamında tevhid ve ahirete dair önemli işaretler bulunmaktadır. Bu nedenle, gün içindeki okumalar için ideal bir uzunluğa sahiptir. SECDE SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU? Secde suresi, Kur’an’ın bir parçası olduğu için abdestli okunması tavsiye edilir. Ancak Mushaf’a dokunmadan, ezberden veya dijital bir ekrandan gözle takip ederek okumak mümkündür. Bu durum çoğu İslam alimi tarafından caiz kabul edilir.Cünüp halde veya kadınlar hayız durumunda iken Kur’an okumanın hükmü mezheplere göre değişiklik gösterir. Genel kanaat, bu durumlarda Kur’an okumanın uygun olmadığı yönündedir. Gusül gerektiren bir halde Kur’an’dan uzak durulması daha çok kabul görür.Abdestli okumak, sevabı artıran bir edeptir. Manevi yönü güçlendirir ve kalbe huzur verir. Zorunlu değilse de mümkünse temiz bir hal üzere okumak en iyi yaklaşımdır.Fıkhi detaylar farklı görüşler barındırsa da, toplumda yerleşik anlayış Kur’an okurken abdestli olmayı öncelemektir. Secde suresi gibi bir sureyi, secde ayeti bulunduğu için de abdestli okumak çoğunlukça önerilir. Kalben hazırlıklı olmak, sureden alınan hissi artırır. SECDE SURESİ KAÇ DEFA OKUNMALI? Secde suresi’nin belirli bir sayıda okunmasına dair kesin bir dini hüküm bulunmaz. Kişi dilediği kadar okuyarak sevap kazanabilir. Gelenekte, Hz. Peygamber’in her gece yatmadan önce okuduğu rivayetine dayanarak, günlük bir alışkanlık haline getirmek önerilir.Bazı kimseler, cuma sabahları özellikle bu sureyi okumayı sürdürür. Böylece Hz. Peygamber’in uygulamasına da uymuş olurlar. Kimi zaman dilekler için birkaç kez üst üste okunabilir ancak bu daha çok kişisel bir tercihtir.Önemli olan, sureyi samimi duygularla ve anlayarak okumaktır. Devamlılık esas alınır ve her gün tek sefer dahi olsa düzenli okumak faydalı görülür. Fazla sayıda okuyana da engel yoktur.Sayı kısıtlaması olmadığı için her mümin kendi haline göre program yapabilir. Sadece gösterişten uzak olunması gerektiğine dair uyarılar yer alır. Nihayetinde Kur’an, bilinçli ve ihlaslı bir tutumla okunması gereken bir kitaptır.
Secde suresi, günün herhangi bir vaktinde okunabilir. Geceleri okunması yaygın bir sünnet olarak aktarılır. Özellikle Hz. Muhammed’in her gece uyumadan önce okuduğuna dair rivayetler yaygındır.Cuma sabah namazında okunması da sahih hadislerde yer aldığı ifade edilir. Müminler bu sünneti yerine getirerek bereket elde etmeyi amaçlarlar. Diğer vakitlerde de sure okumak manevi değer açısından zengindir.Tilavet secdesi nedeniyle farkındalığı artıran bir sure olduğu için geceleri sakin ortamda okumak kalbe dokunur. Sabah namazından sonra veya yatsı namazını müteakip okunması da tavsiye edilen uygulamalardandır. Ne zaman okunursa okunsun anlamı üzerinde düşünmek önem taşır.Gece ibadetine ve secdeye vurgu yapan ayetleri içerdiğinden, özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde okunduğunda farklı bir maneviyat hissi oluşturur. Müminler, sureyi düzenli okumayı alışkanlık haline getirdiğinde daha çok istifade eder. Her an Kur’an okumak hayırlı kabul edilir ve faziletli görülür. SECDE SURESİNDEN SONRA OKUNACAK DUA Secde suresi okunduktan sonra özel bir dua metni zorunlu tutulmamıştır. Tilavet secdesi yapıldığında secde anında dua etmek çok makbul sayılır. Hz. Peygamber’in, “Allah’ım bu secdeyi bana sevap yaz, günahımı sil ve kabul buyur” şeklinde niyazlarda bulunduğu rivayet edilir.Secde suresini bitiren kişi, dilerse ellerini açarak samimi bir kalple dua edebilir. Bağışlanma isteyebilir, dünyevi ve uhrevi iyilikler talep edebilir. Özellikle secde ayetinden sonra yapılan duanın daha etkili olduğu düşünülür.Aynı şekilde, Bakara suresi 285. ayetindeki “Semi’nâ ve ata’nâ, gufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l-masîr” cümlesi de okunabilir. Bu ifade “İşittik ve itaat ettik, affını dileriz ey Rabbimiz, dönüş sanadır” anlamı taşır. Secde sonrasında bu niyaz, teslimiyetin bir sembolü sayılır.Her Kur’an kıraatinin ardından yapılan dua, makbul anlardan biri kabul edilir. Secde suresi gibi içinde secde ayeti olan bir sureden sonra dua etmek ruhu ferahlatır. Sonuçta herkes, kendi dilleği duasını yaparak manevi yakınlık arayabilir. HER GÜN SECDE SURESİ OKUMANIN FAZİLETİ Her gün Secde suresi okumak, Hz. Peygamber’in sürekli uyguladığı bir ibadeti sürdürmek anlamına gelir. Geceleri bu sureyle meşgul olmak, kalbi gafletten uyandırır ve Allah’a yakınlaştırır. Düzenli okuyanların iman hassasiyetinin güçlendiği ve ahireti daha çok hatırladığı rivayet edilir. 15. ayette yer alan tilavet secdesi, okuyana günlük bir secde pratiği kazandırır. Bu, kulluğun somut bir ifadesi olarak ruhu tazeler. Her gün tekrar edilmesi zihinde ve kalpte sureye dair derin bir yer edinir.Rivayetlerde bu sureyi okuyan kimseye kabirde nur olacağı, ahirette kendisine şefaat edeceği gibi çeşitli müjdeler bulunmaktadır. Kur’an’dan düzenli sure okumak, ibadet alışkanlığını canlı tutar ve kişi manevi yönden beslenir. Gündelik stres içinde kısa bir mola olarak görülür.Her gece okumak, uykudan önce maneviyatı yükseltir. Kişi bu sureyle birlikte dua ettiğinde samimiyetini artırır. Sonuçta, her gün okuma alışkanlığı Allah rızasına uygun şekilde sürdürüldüğünde kalbe huzur verir.
Secde suresinin Mekke döneminde indiği kabul edilir. Mekke’deki vahiy döneminin sonlarına doğru nazil olmuş olabileceği söylenir. Çünkü surenin üslubu ve ele aldığı konular, Mekki surelerin karakteristiğini yansıtır.Bazı rivayetlerde birkaç ayetinin Medine’de indiği belirtilir ancak genel kanaat bunun tamamen Mekke’de indiği yönündedir. Hz. Peygamber henüz Mekke’de azınlık bir toplulukla İslam’ı tebliğ ederken, müşriklerin inkarlarına karşı bu ayetler gelmiştir. Özellikle tevhid ve ahiret inancını güçlendirme amacı taşır.İniş sırasına göre yaklaşık 75. sure olarak anılır. Bu kronoloji, surede işlenen temaların Mekke şartlarına uyduğunu gösterir. Vahyin son yıllarında, Hz. Muhammed’e destek ve kafirlere uyarı niteliği taşır.Sure, müminlere sabır ve ahirete hazırlık mesajı verir. Secde ayetiyle de onların tevekkül ve teslimiyetini tazelemesini amaçlar. Bu şekilde, Mekke’nin zorlu ortamında iman bilincini pekiştirir. SECDE SURESİ HATMİ NASIL YAPILIR? Secde suresi hatmi, bu sureyi belirli bir sayıda veya düzen içinde okuyup tamamlamak anlamına gelir. Kimileri dilek veya şifa niyetiyle bu sureyi defalarca okur. Mushaf’ı eline alarak veya ezberden okuyarak sureyi tekrar etmek mümkündür.Her okumada 15. ayete geldiğinde tilavet secdesi yapmak gerekir. Tek oturuşta birkaç kez okuyanlar, her seferinde secdeyi yineleyerek ibadeti tam yerine getirir. İsteyen, her okumanın sonunda ellerini açıp dua edebilir.Hatime başlamadan önce niyet etmek ve abdestli olmak edebe uygundur. Okuma sürecinde sessiz ve sakin bir ortam tercih edilir. Ayetler doğru telaffuzla okunur ve mümkünse anlamı üzerinde de düşünülür.Tamamlandıktan sonra kişisel bir dua yapılabilir. Burada, Allah’tan af, rahmet ve muradın gerçekleşmesi dilenir. Bu düzenli uygulama, imanı tazelemek ve sureyle yakın bağ kurmak için güzel bir vesile olarak görülür.


Haber Kaynağı