Mutluluk korkusu: Hayattan kaçış mı, çerofobi mi?

Mutluluk genellikle olumlu bir deneyim olarak görülse de bazı bireyler için rahatsız edici ve tehlikeli bir his olabilir. Peki, insanlar neden mutluluktan kaçma eğiliminde olur ve mutluluktan neden korkarız? Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal yazdı.

Günümüzde herkesin peşinden koştuğu tek bir hedef var gibi görünüyor: Mutluluk.Kişisel gelişim kitaplarından sosyal medyada gördüğümüz motivasyon içeriklerine kadar, her yerde mutluluğun reçeteleri sunuluyor. Peki, mutlu olmak gerçekten bir hedef mi? Eğer öyleyse, neden bazı insanlar mutlulukla karşılaştığında onu geri çeviriyor, hatta ondan korkuyor?İşte psikolojide giderek daha fazla konuşulan bir kavram: Çerofobi (Cherophobia), yani mutluluktan kaçınma.
Mutluluk genellikle olumlu bir deneyim olarak görülse de bazı bireyler için rahatsız edici ve tehlikeli bir his olabilir. Peki, insanlar neden mutluluktan kaçma eğiliminde olur? İşte en yaygın sebepler:"Fazla mutluluk, kötü bir olayın habercisidir" inancı Bazı insanlar mutluluğu tehlikeli bulur. Aşırı mutlu olduklarında, peşinden kötü bir şeyin geleceğine inanırlar. Bu inanç özellikle çocuklukta öğrenilmiş travmatik deneyimlerden kaynaklanabilir. "Dünyada bu kadar acı varken benim mutlu olmam bencilce" düşüncesi Başkalarının yaşadığı acılara karşı duyarlılık geliştiren bireyler, kendi mutluluklarını suçluluk duygusuyla ilişkilendirebilir. Kültürel ve toplumsal etkiler Bazı toplumlarda aşırı neşeli ya da mutlu görünmek şüpheyle karşılanabilir. “Gülüyorsa bir sebebi vardır, bakalım ne saklıyor?” gibi düşünceler, kişinin mutluluğunu bastırmasına neden olabilir. Kaybetme korkusu “Eğer mutlu olursam ve sonra bunu kaybedersem?” Kaybetme korkusu, kişinin bilinçaltında mutluluğu tehdit olarak algılamasına sebep olabilir. Geçmiş deneyimlerin etkisi Daha önce mutlu olup ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşayan bireyler, bilinçsizce kendilerini korumaya alarak mutluluktan kaçınabilir. Hak etmeme duygusu ve Imposter Sendromu Bazı insanlar mutluluğu hak etmediklerine inanır. Özellikle düşük öz-değer duygusuna sahip bireyler, mutluluğu reddedebilir veya farkına varamaz. Siyah-beyaz düşünme tarzı (ya hep ya hiç bakış açısı) Hayatı sadece iki uçtan değerlendiren bireyler, mutlu olmanın mükemmel bir hayat gerektirdiğini düşünerek, "Ya tamamen mutluyum ya da hiç değilim" yanılgısına düşebilir. Mükemmeliyetçilik ve yüksek standartlar Mutluluğun ancak “her şeyin mükemmel olduğu” bir durumda yaşanabileceğine inanan bireyler, mevcut anın tadını çıkarmakta zorlanır.
Mutluluk bir hedef değil, hayatın içinde var olan bir deneyimdir. Peki, mutluluktan kaçmayı bırakıp onu hayatımızın bir parçası haline getirmek için neler yapabiliriz? İşte psikolojinin önerileri:Mutluluğun da hayatın bir parçası olduğunu kabul edinAcı ve mutluluk bir arada var olabilir. Hayatın yalnızca “siyah” ya da “beyaz” olmadığını görmek, mutluluğu daha doğal bir şekilde kabul etmenize yardımcı olur.Mükemmeli beklemeyin, "yeterince iyi" kavramını benimseyinMutluluk, mükemmel şartlara bağlı değildir. Hayatın kusurlu olduğunu kabul etmek, mutluluğun sürdürülebilir olmasını sağlar.
Anın tadını çıkarmayı öğreninMutluluğu geleceğe ertelemek yerine, o anın içinde keyif almayı deneyin. Kazanmak ya da kaybetmek endişesi olmadan, yaşadığınız ana odaklanın.Geçmişin etkilerinden kurtulmak için destek alınTravmatik deneyimler, mutluluk algınızı şekillendirmiş olabilir. Terapi ve psikolojik destek, bu kalıpları değiştirmenize yardımcı olabilir.
"Elalem ne der?" düşüncesini sorgulayınMutluluğunuzu başkalarının onayına bağlamadan yaşamayı öğrenmek, özgürleştirici olabilir. İçsel inançlarınızı değerlendirinMutlulukla ilgili inançlarınızın nereden geldiğini ve size nasıl hizmet ettiğini sorgulamak, mutluluğa yaklaşmanızı kolaylaştırabilir.
Hayat, her zaman durgun ve kusursuz bir deniz değildir. Zaman zaman dalgalanır, hatta fırtınalar kopar. Ancak bu dalgalanmalar mutluluğun var olmadığı anlamına gelmez. Önemli olan, korku ve kaygılarla birlikte yaşamaya cesaret edebilmek, hayatı tüm renkleriyle kabul edebilmektir.
Unutmayın, mutluluk bir ödül değil, yaşanılan deneyimlerin doğal bir sonucudur. Küçük adımlarla başlayın, zihninizi bu sürece adapte edin ve hayatın sunduğu mutluluk anlarını yakalamaktan korkmayın. Hadi, biraz cesaret!


Haber Kaynağı