İlişkilerin görünmez zemini: Güven duygusu

Bebeklikte atılan küçük adımlarla başlayan bu duygu, yetişkinlikte hem kendimizle hem başkalarıyla kurduğumuz bağları şekillendiriyor. Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal "güven duygusunu" yazdı.

Güven duygusu hayatımızın en başında, bebeklik döneminde içimizde oluşmaya başlar. Ve bu duygunun temelleri aslında çok küçük anlarda atılır: Karnımız acıktığında doyurulmak, korktuğumuzda sarılmak, ağladığımızda duyulmak… İşte bu küçük ama etkili yaşantılar bize şu mesajı verir: “Dünya güvenilir bir yer.”

Güven, ilişkileri sağlamlaştıran ve hayatı daha huzurlu kılan sessiz bir duygudur. Bazen küçük bir davranış, bazen de tek bir cümle güven için gereken temeli güçlendirebilir; kurulan bağları kırılganlıktan uzak, dayanıklı hâle getirebilir. Güven varsa, mesafe azalabilir, şüphe sessizleşebilir ve bir bakış, bir dokunuş, hatta bir suskunluk bile bizlere güveni hissettirebilir.

Çocuklukta ihtiyaçlarımız çoğunlukla karşılandıysa, yetişkinlikte güvenebilmek bizim için daha kolay olabilir. Fakat ihtiyaçlarımız sık sık görmezden gelindiyse, güvenmek bizler için bir problem haline gelerek içimizde sorular barındırabilir: “Gerçekten yanımda olacak mı?” “Güvenebilir miyim?” “Beni olduğum gibi kabul edecek mi?” …

 

İLİŞKİLERDE GÜVEN

 

Güven, ilişkilerin görünmez zemini gibidir. Birine güvenebildiğimizde kendimizi daha rahat açabilir, duygularımızı paylaşabilir ve kurduğumuz samimiyetin tadını çıkarabiliriz. Ama bir ilişkide güven yeterince oluşmamışsa şüphe, kıskançlık ya da mesafe gibi süreçler ilişkilerimizde devreye girebilir.

 

Örneğin,

 

· En yakın arkadaşına bir şey anlattığında, başkasıyla paylaşmadığını görmek güveni besleyebilir.

 

· Partnerinle tartışsan bile onun hâlâ yanında olduğunu görmek, ilişkinin temelini güçlendirebilir.

 

· Zor bir anda ailenden destek görmek, “Yalnız değilim” duygusunu pekiştirebilir.

 

 

GÜVEN SARSILDIĞINDA

Bazen güven çok hızlı kırılabilir ve yeniden inşa edilmesi zaman alabilir. Bu noktada üç durum ilişkilerin inşa sürecine destek olabilir: Dürüstlük, tutarlılık ve şeffaflık. Yani söylenen sözle yapılan davranışın uyumlu olması aslında karşılıklı güven duyulabilmesi için önem taşır. Tekrarlanan güvenli ve tutarlı deneyimler, ilişkimizde yıkılan zemini yeniden kurmamızı sağlayabilir.

 

KENDİMİZE DUYDUĞUMUZ GÜVEN

 

Güven duygusunu yalnızca başkalarından beklemek ve insan ilişkilerimizde deneyimlemek bizler için yeterli olmayabilir. Çünkü kendimize duyduğumuz güven de aynı derecede önem taşır. Hatta çevreyle kurduğumuz güvenli bağların tohumları da kendimizle olan ilişkimizde atılır. İçsel güvenimiz, dünyayla dengeli ve güvenli bir bağ kurmamızı destekler.

 

· Kendimize verdiğimiz sözleri tutmak,

 

· Hatalarımızı kabullenmek ve dönüştürmek,

 

· Zorlandığımızda yanımızda kalabilmek ve kendimize şefkatle yaklaşabilmek.

Bunlar ve benzeri adımlar içsel güvenimizi beslememize yardımcı olabilir. Kendi içimizde güveni sağlamadan başkasına güvenmek zorlayıcı olabilir. Bu nedenle tıpkı bir terazi gibi, önce kendimizi dengede tutmaya özen gösterebiliriz. Böylelikle, içimizde kurduğumuz denge hem kendi adımlarımızı hem de başkalarına giden adımlarımızı sağlamlaştırarak güvenin melodisini duymamıza izin verebilir.



Haber Kaynağı